İnsan olmanın bir koşulu olan kaygı, içinde bulunulan duruma uyum sağlama ve hayatta kalma çabasıdır. Tehlikelere karşı kaygılanmak ve korkmak doğal bir tepkidir. Olası bir tehdit karşısında, kişinin hayatta kalabilmeyi sürdürebilmesi ya da zorluklarla mücadele ederek zarar görmekten kaçınabilmesi için kişiyi tehlikeye karşı önlem alma ve hazır olma haline getirir . Kaygı, günlük hayatta kişi için koruyucu bir işlev ve zorlayıcı yaşam olayları karşısında önlem alınmasını sağlarken, herhangi bir tetikleyici, yani kaygı nesnesi olmadığı durumda aynı sistem devreye girdiğinde kişi için yaşamını olumsuz yönde etkileyen bir hal almaya başlar. Bu durumda da bahsedilen koruyucu işlev, asıl işlevinden uzaklaşıp, kişinin pek çok alanda sorun yaşamasına, hayatının zorlaşıp kısıtlanmasına neden olur. Kaygının hayatta kalabilmeyi sürdürmek için gerekli olan en temel duygulardan biri olması, psikoloji bilimiyle doğrudan ilişkili olduğunu göstermektedir. İnsanın doğasında var olan kaygının, tehlike algısının bozulması sonucunda kişinin işlevselliğini olumsuz etkilemesi, psikolojik hastalıklarla ilişkilenmesine ve psikoloji biliminde pek çok araştırmaya konu olmasına neden olmuştur. Kaygının, özellikle klinik alanda, psikopatolojik kapsamda ele alınması, çeşitli psikolojik ve fiziksel rahatsızlıklarla ilişkilendirilmesini sağlamıştır.
Yaşam olayları karşısında verilen tepki olarak kaygı belirtilerinin, kişilerde çeşitlilik göstermesiyle ve farklı şiddetle görülmesiyle ilişkilendirilebilecek değişkenlerden biri olan psikolojik dayanıklılık, kişinin zorlu yaşam olaylarına uyum sağlama ve bunlarla baş edebilme sürecidir.
Başa çıkma yolları, bireyde kaygı yaratan durumlara karşı direnme ve bilişsel, duygusal ve davranışsal olarak dayanma, problemleri çözmek için çözüm yolları arama sürecidir. Başa çıkma yolunun, kişinin duygu durumunda ve ruhsal bozukluğun ortaya çıkmasında etkili olduğu görülmektedir. Başa çıkma, kişinin içinde bulunduğu durumu psikolojik rahatsızlık boyutuna geçirmeden atlatması ya da psikolojik rahatsızlığa sahip kişinin bu durumu yoğun belirtiler yaşamadan iyileşme yolları araması açısından önemlidir. Kaygı kaynağına karşı verilen tepkide, başa çıkma uyum gösterme ve kişinin dayanıklılığı üzerinde belirleyici rol oynamaktadır.
Baş etme tarzları incelendiğinde, problem odaklı başa çıkma; duygu odaklı başa çıkma olarak ele alındığı görülmektedir. Problem odaklı baş etme, kişinin sorunu çözebileceğine inanması ve kaygı verici uyaranla bilinçli ve mantıklı müdahalede bulunmasıdır. Duygu odaklı baş etmede kişi, kaygı kaynağının yarattığı stres halini çözemeyeceğine inandığında, pasif kaldığı durumlarda ya da stres kaynağına uyum sağlaması gerektiği durumlarda bu stratejiyi kullanır. Yaşanan olumsuzlukları kabullenme, olumlu açıdan bakmaya çalışmak da bu baş etme türünün yaklaşımıdır. Ayrıca, kişinin sorunlarla başa çıkmak için çevreyle temas kurma stratejileri kullanması dolaylı başa çıkma yolunun temellerini oluşturmaktadır.